
Tesla, teknolojik yenilikleri ve devrim niteliğindeki ürünleri ile otomotiv endüstrisinde çığır açan bir şirket olarak bilinir. Ancak, bu başarıların ardında sert bir çalışma kültürü ve yoğun iş temposu yatmaktadır. Birçok çalışan, şirketin başlangıç dönemlerinde bu sert çalışma felsefesinin heyecan verici olduğunu belirtirken, zamanla bu yaklaşımın sınırlarını zorlamaya başladığını dile getiriyor.
Tesla’nın kurucu CEO’su Elon Musk, şirketin başarısının hızlı inovasyon ve ürün geliştirme süreçlerine dayandığını sıkça vurgulamaktadır. İlk günlerde, küçük bir ekip tarafından büyük bir vizyonu gerçekleştirme amacıyla çalışıldı ve bu, otomotiv endüstrisindeki geleneksel normları yerle bir etti. İnovasyon ve değişim, Tesla’nın DNA’sının bir parçası haline geldi.
Ancak, bu sert çalışma kültürü birçok çalışan için sürdürülemez hale geldi. Özellikle, uzun çalışma saatleri ve yoğun vardiyalar nedeniyle işçilerin fiziksel ve duygusal sağlığı tehlikeye girdi. Birçok çalışan, 12 saatten fazla süren vardiyaların sonunda yorgunluktan yerlere yattığını, susuzluk nedeniyle bayıldığını hatta bazı acı verici kazaların yaşandığını belirtiyor. Bu durum, şirketin sıkı çalışma felsefesinin zamanla taciz noktasına geldiğini gösteriyor.
Tesla’nın bu sert yaklaşımı, işçi hakları savunucuları ve çeşitli kuruluşlar tarafından eleştiriliyor. İşçi güvenliği ve iş koşullarının düzeltilmesi konusundaki çağrılar artarken, şirketin başarısı ile çalışanların refahı arasındaki denge sorusu gündeme geliyor.
Bir yanıt yazın